Prof. Dr. Hüsnü Çaksen:'MS Hastalığının Allah'tan Gelen Bir Ceza Olduğuna İnanıyoruz'

Prof. Dr. Hüsnü Çaksen:

Çaksen’in kaleme aldığı makalede, MS hastalığı ile ilgili olarak "MS hastalığının sebebinin Allah'tan gelen ceza ya da sınav olduğuna inanıyoruz" açıklaması tartışmalara neden oldu.

 

Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çaksen'in, MS hastalığına ilişkin skandal görüşü sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Çaksen, MS hastalığının sebebini "Allah'tan gelen ceza ya da sınav" olarak değerlendirdiği bir makale kaleme aldı.

Çaksen’in kaleme aldığı makalede, MS hastalığı ile ilgili olarak "MS hastalığının sebebinin Allah'tan gelen ceza ya da sınav olduğuna inanıyoruz" açıklaması tartışmalara neden oldu.

Ancak Çaksen'in dini referanslarla yazdığı tek makale bu değil. Makalelerinde Kürtçü-İslamcı Sait Kürdi'den referanslar veren Çaksen; Başörtüsü Ergen Kız Çocuklarını ve Kadınları Cinsel Tacizden Korur" makalesinde başörtüsünün kadınları tacizden koruyacağı iddiasında bulunuyor. Hüseyin Çaksen'in, Feyza Çaksen'le beraber yazdığı ve Pediatrik Nöroloji Dergisi'nde yayımlanan makalede "Başörtüsü kadınlara koruma sağlar ve İslami öğretilere göre zorunludur. Tesettür, kadını cinsel arzu objesi olarak görmekten, aklı ve zekasından ziyade görünüşüne veya vücut şekline göre değerlendirilmekten kurtarır. Kişisel ahlaki inançlarına uygun olarak başörtüsünü takarken de kendilerine olan saygı ve haysiyet duygusuyla övünmüşlerdir. Başörtülü kadınlar, tesettürlü giyinmenin ve saçlarını kapatmanın iş yerinde cinsel tacizi en aza indirdiğini ifade etti. Ergen kızların cinsel tacizden korunmasında başörtüsünün önemli olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, öğrencilerin dini inançları, kültürleri ve sosyal konumları ne olursa olsun, ergen kızlara yönelik cinsel tacizin önlenmesi için başörtüsü uygulamasını da içeren okul temelli programların geliştirilmesini öneriyoruz." ifadeleri yer alıyor. Bu önerilerde bulunan makalenin yazarlarından Feyza Çaksen'in ise başörtüsü kullanmadığı görülüyor.

 

 

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Profesörü olan Çaksen, "Çocuklarda Köpek Isırmaları ve Köpeklere Manevi Bakış" başlıklı makalesinde ise yine Sait Kürdi'den referans vererek evde köpek beslemenin İslam'da yasaklandığını ve İslami kurallara uyulursa köpek ısırmalarının azalacağını belirtiyor. Çaksen ayrıca köpek beslenen eve melek girmeyeceğini belirterek şu ifadeleri kullanıyor:

Bölgemizde insanların büyük çoğunluğu köpeklerini bahçelerinde tutuyor ve bir köpekle yaşamaktan kaçınıyor. Çünkü İslami öğretilere uymaya inanıyorlar. Bu nedenle çocuklarda köpek ısırıklarının büyük çoğunluğu ev dışında ve başıboş köpekler tarafından meydana gelmektedir. Köpeğin salyası, idrarı, dışkısı ve diğer vücut sıvıları kirlidir (necis). Bir kişi köpek tarafından yalandıysa, yedi defa yıkanmalı ve ilk defa temizlik için toprak kullanılmalıdır. Kim bekçi köpeği ve av köpeği olmayan bir köpek beslerse, onun malından günlük iki kırat kesinti yapılır. Her kırat, Uhud Dağı büyüklüğündedir. Melekler, içinde köpek bulunan eve girmezler. Melekler, yanlarında köpek bulunan yolcuya eşlik etmezler. Meleklerin evlere girmemelerinin nedeni köpeklerin kokuşmaları ve pislik yemeleridir. Bu nedenle gereksiz yere köpek alan kişi, meleklerin evine girmesinden mahrum bırakılmakla cezalandırılır. Nursi köpeklerin Allah tarafından neden kirli sayıldığını şöyle anlatır: Köpeğin bütün hayvanlar arasında vefa ve sadekat gibi birkaç güzel özelliği vardır ve bu özellikler için meşhur olmuştur. Bu güzel ahlakından dolayı halk arasında mübarek bir hayvan sayılmaya layık iken, ne yazık ki halk arasında mübarek değil, necis sayılmıştır. Bunun nedenleri, köpeğin açgözlülüğünün yüksek olması, zahiri sebeplere öyle bir titizlikle tutunması ki gafilce tüm gafilliği asıl nimet veren Allah'tan istememesidir. Bu nedenle köpekler kirli kelimesini, gerçek hükmedici olan Allah'tan, yaptığı ihmalin cezası olarak almış. Çünkü hükümler, cezalar, günahları affeder. Ve gaflet günahının affedilmesi için insanlar arasında aşağılamayla cezalandırılmıştır. Sonuç olarak, çocuklarda köpek ısırığı yaralanmalarının çoğunluğunun evdeki aile köpeği tarafından meydana geldiğini vurgulamak isteriz. Bu nedenle, İslami öğretilere uyulduğu, yani köpeklerin evin dışında tutulduğu takdirde çocuklarda köpek ısırma sıklığının önemli ölçüde azalacağına inanıyoruz. Daha da önemlisi köpekler evden uzaklaştırıldığında, sürekli Allah'a ibadet eden ve hamd eden melekler evlere gireceklerdir.

"Babası İbrahim Aleyhisselam'ın İsmail Kurbanı: Günümüz Çocukları ve Anne Babaları İçin Bir Teslimiyet Örneği" başlıklı makalede ise Çaksen şunları söylüyor:

Sonuç olarak, babası İbrahim (AS)'ın Hz. İsmail'i kurban ediş hikâyesi ile Kur'an'ın hem çocukların hem de ebeveynlerin Allah'ın emirlerine uyduklarını, çocukların da sonuç ölüm olsa bile anne babalarına itaat ettiklerini söylediğini vurgulamak isteriz. Dünyadaki birçok kültürde çocuk yoğun bakım ünitesinde takip edilen çocuklar ve aileleri için din ve maneviyat önemlidir. Resmi bir dini takip etmeseler bile, kelimenin en geniş anlamıyla her kişinin maneviyatına dikkat edilmesi değerlidir. Bu nedenle çocuk yoğun bakım ünitesinde nöromüsküler rahatsızlığı olan çocukların, özellikle de ölümcül hastalığı olanların ve ailelerinin sağlık çalışanları ve profesyoneller tarafından manevi olarak desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. 

 

 

 

 

Konya NEÜ’den Hüseyin Çaksen açıklaması

 

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü, Prof. Dr. Hüseyin Çaksen’in gündem olan MS hastalığı makalesine ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada “Kurumdan bağımsız olarak yürütülen bir süreçtir” denildi.

 

Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörlüğü, Prof. Dr. Hüsnü Çaksen’in MS hastalığı makalesine ilişkin açıklama yaptı.

 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

 

“04 Ocak 2024 itibarıyla sosyal medya başta olmak üzere bazı medya organlarında gündeme gelen Üniversitemiz Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çaksen’in bilimsel bir dergide yayımlanan makalesinden bir kesitle ilgili kamuoyuna açıklama yapma ihtiyacı doğmuştur.

 

Uluslararası indeksli bir dergide editoryal çalışma olarak yayımlanan makalesinde; Multiple Skleroz (MS) hastalığının farklı kültür, coğrafya ve inançlarda algılanma biçimine yönelik ele aldığı ve özellikle sağlık profesyonellerinin bu tarz hasta gruplarını değerlendirirken göz önünde bulundurması gereken hususlara dikkat çekmeyi amaçladığı ifadelerinin, kamuoyunda tartışmalara sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.

 

Bilimsel dergilerde bilimsel araştırmaların yayımlanma süreci, dergilerin bağımsız editoryal ve hakem değerlendirmeleri sonucunda ortaya çıkan, araştırmacının kimliğinden ve kurumundan bağımsız olarak yürütülen bir süreçtir. Bilimsel bir makalenin, yine aynı bağımsız süreçlerle her türlü bilimsel eleştiriye açık olduğu bilinen bir gerçektir.

 

Tıp Fakültesi Hastanemiz bünyesinde, bütün sağlık hizmetlerinde olduğu gibi MS hastalığının tanı ve tedavisinde, alanında otör bilim insanlarımız ve hekimlerimiz tarafından; en güncel bilgi ve yöntemlerin kullanıldığı sağlık hizmetleri sunmanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz.

 

Bilimsel araştırmaların temelinde yer alan eleştiri kültürünün bilimin ilerlemesine katkı sunan doğal bir süreç olduğunun bilincinde olarak, alanında yürüttüğü çalışmalarla bilime önemli katkılar sunan Prof. Dr. Hüseyin Çaksen’in makalesinde yer verdiği ifadelere yönelik eleştirilerin söz konusu yayına yapılacak itiraz metinleri ile kendi mecrasında tartışılması daha yerinde olacaktır.

 

Bilimsel çalışmaların tamamının ya da bir kesitinin medyada tartışma konusu haline gelmesini doğal karşılamakla birlikte, konunun bilim dünyasını, Üniversitemizi ve ismini taşımaktan onur duyduğumuz Merhum Başbakanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı ve temsil ettiği değerleri hedef alan sistematik dezenformasyon faaliyetleri üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğini, kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.”