NOVO NORDİSK DİYABET TEDAVİSİNDE AKILLI VE DİJİTAL YÖNTEMLERE ÖNCÜLÜK EDİYOR

NOVO NORDİSK DİYABET TEDAVİSİNDE AKILLI VE DİJİTAL YÖNTEMLERE ÖNCÜLÜK EDİYOR

Novo Nordisk’in diyabet tedavisinde sağladığı yeni teknolojiler sayesinde hastalar, insülin dozlarını ve doz uygulama zamanlarını otomatik olarak kaydedip takip edebilecekler.

 

Dünyanın en büyük vakfı tarafından yönetilen ve 100 yıllık diyabet mirasıyla bu alanda yenilikçi tedavilere öncülük eden Novo Nordisk, hayat kurtaran keşif insülinle başladıkları yolculuğa, sunduğu dijital tedavi yöntemleriyle diyabetli bireylerin yaşam kalitelerini artırarak devam ediyor. Novo Nordisk’in diyabet tedavisinde sağladığı yeni teknolojiler sayesinde hastalar, insülin dozlarını ve doz uygulama zamanlarını otomatik olarak kaydedip takip edebilecekler.

 

Diyabet, dünyada ve Türkiye’de en önemli halk sağlığı sorunlarından biri. Uluslararası Diyabet Federasyonu verilerine göre dünyada yaklaşık her 10 yetişkinden 1’i yani yaklaşık 540 milyon kişi diyabetle yaşıyor. Türkiye’de ise yaklaşık 9 milyon diyabet hastası bulunuyor. Bu rakam toplam yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 15'ine denk geliyor. Diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonların hastalarda yarattığı manevi yükün yanında dünya genelinde diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonların yıllık maliyetinin yaklaşık 1.2 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor.1,2 

 

Türkiye’de Tip 1 diyabetli hastaların %15’inde, Tip 2 diyabetli hastaların ise sadece %40’ında glisemik kontrol sağlanabilmektedir.3 Glisemik kontrol sağlamak için tedavi uyumu ve takibi önemli rol oynamaktadır. Kan şekeri ve kan şekerinin yaklaşık 3 aylık ortalama düzeyi (HbA1c) arasındaki bağlantıyı anlamak, Tip 2 diyabeti kontrol etmek için çok önemlidir. Kan şekeri farklı nedenlerle zaman içinde dalgalanmalar gösterir. Kan şekeri düzeylerinizi takip etmek ve kaydetmek, vücudunuzun gıda, egzersiz ve ilaçlara verdiği yanıtı daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir.

 

Danimarka merkezli global sağlık şirketi Novo Nordisk, sağlık alanında çalışan paydaşları ve kamuyla gerçekleştirdiği ortaklıklar ile bugün ve gelecekte diyabetin toplumsal ve ekonomik yükünü azaltmak adına faaliyetlerini sürdürüyor. 1923’te insülini üreten ve kuruluşunun 100. yılını kutlayan Novo Nordisk, diyabet tedavisinde sahip olduğu tecrübe ve uzmanlıkla, bu alanda akıllı ve yenilikçi tedavi yöntemlerini geliştirerek diyabetli bireylerin yaşam kalitelerini artırmayı amaçlıyor. Geliştirdiği tedavi seçenekleriyle diyabetli bireylerin sağlıklı ve uzun bir ömür yaşamalarını hedefleyen, toplumda diyabetin doğru tedavi ve aktif bir hayat ile doğru yönetilmesinin mümkün olduğu bilincini yaratmayı amaçlayan Novo Nordisk, diyabeti yenmek için yatırım yapmaya devam ediyor. 

 

Diyabet tedavi yönetiminde, tedaviye uyum sağlamak, kişiselleştirilmiş tedavi ve yeni teknolojiler, diyabetin etkilerini azaltmak için oldukça önemli. Diyabet hastalarının takiplerini ve tedaviye uyumlarını kolaylaştırmak için Novo Nordisk’in geliştirdiği akıllı çözümler sayesinde hastalar insülin dozlarını ve doz uygulama zamanlarını dijital ortamda kayıt altına alabiliyorlar.  

 

Novo Nordisk Türkiye Kıdemli Medikal Direktörü Dr. Ömer Buğra Bahadır diyabetin, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir hızla artmaya devam ettiğine dikkat çekti. Bahadır, Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından yayımlanan güncel verilere göre, Türkiye'de yaklaşık 9 milyon diyabet hastası bulunduğunu, 2045 yılında bu rakamın 13 milyonu bulacağının öngörüldüğünü belirterek diyabetli hastaların tedaviye uyumunu kolaylaştırmada yenilikçi tedavilerin önemini vurguladı: “Diyabet yönetiminin günlük yükü hastalar için çok ağır. Diyabetli kişiler günde ortalama bir saatlerini tedavi yönetimi için harcıyor ve normal kan şekeri düzeyini günün ancak yarısında sağlayabiliyor. Novo Nordisk’in diyabet tedavisinde başlattığı yeni teknolojiler sayesinde hastalar, insülin dozlarını otomatik olarak kaydedebilecek, doz miktarını ve doz zamanlamasını ayarlayabilecek. Bu teknoloji ile hastaların verileri mobil cihazlarının hafızasında tutulup, hekimleri tarafından daha düzenli kontrol edilebilecek. Bunun sonucunda da hastanın tedavi uyumu artarak tedavi hedefine ulaşması kolaylaşacak.”