KORKUT KÜÇÜKCAN’IN ÖLÜMÜ BASİT BİR KAZA DEĞİL, BELEDİYE YETKİLİLERİNİN AĞIR İHMALİ NETİCESİNDE GÖZ GÖRE GÖRE GELEN ÖLÜME DAVETİYEDİR.

KORKUT KÜÇÜKCAN’IN ÖLÜMÜ BASİT BİR KAZA DEĞİL, BELEDİYE YETKİLİLERİNİN AĞIR İHMALİ NETİCESİNDE GÖZ GÖRE GÖRE GELEN ÖLÜME DAVETİYEDİR.

Mühendis Korkut Küçükcan’ın ölümü nedeniyle 6 sanık hakkında bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olmak suçundan dolayı 22,5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 3. Duruşması yapıldı.

 

14 Kasım 2019’da Gaziantep’te çöken Şahinbey Belediyesine ait Akkent Camiinde göçük altında kalan mühendis Korkut Küçükcan’ın ölümü nedeniyle 6 sanık hakkında bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya sebep olmak suçundan dolayı 22,5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın 3. Duruşmasında; olay tarihinde Şahinbey Belediyesinde İmar ve Fen İşlerinden Sorumlu Başkan yardımcısı olarak görev yapan Aslettin Yıldız ile İmar ve Ruhsat müdürü Ayşe Fatma Topuz’un da aralarında bulunduğu 6 tanık dinlendi.

Şahinbey Belediyesinde İmar ve Ruhsat Müdürü olarak görev yapan Aslettin Yıldız çapraz sorgu sırasında katılan Zeynep Küçükcan’ın avukatı Dilek Helvacı tarafından kendisine yöneltilen “Mülkiyeti ve yüklenicisi Şahinbey Belediyesi olan Akkent Camiinin ruhsatsız, projesiz inşa edilmesinden kimin sorumlu olduğu; Kazadan kısa bir süre önce kubbeye yaklaşık 60 ton beton dökülmesi nedeniyle zaten standartlara aykırı inşa edilen ahşap iskelenin çökme riski altında olduğu sahada görevli mühendisler tarafından kendilerine defalarca iletilmesine rağmen mühendis Korkut Küçükcan’ın ölçüm yapmak için niçin göz göre buraya gönderildiği; Korkut Küçükcan’ın göçük altında bulunduğu sırada Şahinbey Belediyesince niçin gece yarısı apar topar parselasyon değişikliği yapılarak, tapuya tescil edildiği” şeklindeki sorulara “ Bunlar benim görev alanımda değildir. Belediyeden sorulsun” şeklinde yanıtlar verdiği görüldü. Şahinbey Belediyesi İmar ve Ruhsat Müdürü Ayşe Fatma Topuz da, çapraz sorgu sırasında kendisine yöneltilen aynı doğrultudaki sorulara “Kendisinin Belediyede sadece imar ve ruhsattan sorumlu müdür olduğunu, kendisinin görev döneminde mal sahibi ve yüklenici olan Belediyenin herhangi bir ruhsat başvurusunda bulunmadığı , ancak kazadan sonra başvuruda bulunularak sözkonusu inşaatın ruhsata bağlandığı” şeklinde beyanda bulundu. Tanıklardan Aslettin Yıldız’ın dinlenmesi sırasında Mahkeme Başkanının “ “İstemezseniz bu sorulara cevap vermeyebilirsiniz” şeklinde sık sık hatırlatmada bulunmasına Zeynep Küçükcan’ın vekili tepki göstererek “ Tanıklara soru sorma hakkımızı lütfen engellemeyin” şeklinde beyanda bulunduğu görüldü. Tanıkların dinlenmesinden sonra Korkut Küçükcan’ın eşi Zeynep Küçükcan söz alarak “ Eşim Korkut’un ölümünün gerçek sorumlusu olan Şahinbey Belediyesi Başkan ve yetkililerinin bu davada SANIK olması gerekirken TANIK olarak yargılanması son derece üzücüdür. Danıştay verdiği hukuka aykırı karar ile eşimin ölümünün gerçek sorumluları olan Şahinbey Belediyesi yetkililerini koruma altına alarak adalet karşısında hesap vermekten kaçırdı. Ancak, biz Anayasa Mahkemesine başvurduk. Umarım Adalet geç de olsa tecelli eder “ dedi.

 

 

Duruşmada söz alan Zeynep Küçükcan’ın vekili Dilek Helvacı “ Bir cami düşünün ki, hem mülkiyeti hem de yüklenicisi Şahinbey Belediyesine ait. Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu kamuoyunda Akkent Camiinin Türkiye’nin 2. Büyük camisi olacağını övünerek beyan ediyor. Belediye Başkanı Tahmazoğlu’nun kazadan önce defalarca camiinin denetimine gittiği ve yapımı ile ilgili bilgi aldığı sosyal medyadaki görüntülerine ilaveten Mahkemede dinlenen Edecan Firması yetkilisi, şantiye şefi, iskeleci, kalıpçı sanıklar ve tanıklar tarafından da defalarca doğrulandı. Ancak, bu caminin ruhsatı yok, planı ve mimari, statik, iskele projeleri yok. Düşünebiliyor musunuz Türkiye’nin 2.büyük camii, Şahinbey Belediyesi tarafından ruhsatsız, plansız ve projesiz inşaa ediliyor. Bu da yetmezmiş gibi kazadan kısa bir süre önce sözkonusu caminin kubbesine 3 saat içinde kontrolsüzce 60 ton beton dökülerek zaten çürük olan ahşap iskelenin üzerindeki ağırlık daha da artırılarak göz göre ölüme davetiye çıkartılıyor. Bu konuda mühendis, kalıpçı, iskeleci kazadan kısa süre önce Belediye Yetkililerine mutlaka inşaatı durdurun ve bu iskeleyi kaldırın diye uyarılarda bulunduklarını Mahkemede defalarca söylediler.

Zaten 2018 yılında ahşap iskelenin standartlara aykırı olduğu için kaldırılması gerektiği ve mevzuat gereği mutlaka çelikten imal edilmesi gerektiğine dair İVME iş güvenliği uzmanlarının dosyada raporları var. Hatta, soruşturmada dinlenen iş güvenliği uzmanları “ İnşaattaki bu riskler ortadan kaldırılmadığı için görevden ayrıldıklarını bildiriyorlar”. Ancak geldiğimiz noktada bugüne kadar dinlenen Belediye görevlileri dosyada sanki bu deliller hiç yokmuş gibi “ Bilmiyoruz, Görmedik, Duymadık” diyerek suçu üzerinden atmaya çalışıyorlar. Oysa ki, dosyada mevcut İTÜ; ODTÜ, Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen bilirkişi raporları ve uzman raporlarına ilaveten son olarak Mahkemece 3 kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen raporda da tüm kusurun Şahinbey Belediyesi Yetkililerine ait olduğu bir kez daha kanıtlandı.

Biz bu nedenle öncelikle göz göre göre gelen kazanın gerçek sorumluları olan başta Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu olmak üzere Fen İşleri Müdürü Ahmet Temizyürek, Yapı Kontrol Mühendisi Faruk Pekşen ile sözkonusu iskelenin kaldırılması gerektiğine dair kazadan bir yıl önce İvme İş Güvenliği Şirketinde görevli İş Güvenliği Uzmanları Zafer Arısoy ve Hakan Kızılaslan’ın tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. Buna ilaveten müteveffa Korkut Küçükcan’ın kazadan öne Şahinbey Belediyesi Proje ve Etüd Müdürü Şeyma Gökçek tarafından olay yerine ölçüm yapmak için gönderildiğine ve kaza sırasında başında takılı olan baretin kurtarma çalışmaları sırasında AFAD görevlileri tarafından bulunduktan sonra elden ele geçirilerek Şahinbey Belediyesi Görevlilerince yok edildiğine dair görgü tanıklarının dinlenilmesini talep ediyoruz. Ayrıca, Korkut Küçükcan’ın göçük altında bulunduğu sırada sabaha karşı Akkent Camiinde imar ve parselasyon değişikliği ve tapuya tescil işlemlerinin kim tarafından, kimin talimatına istinaden yapıldığı, bu işleme kimin onay verdiği hususlarının sorulmasını talep ediyoruz “ dedi.

 

 

Sanık Ahmet Selim Ener’in avukatı ise Akkent Camii inşaatın Edacan inşaattan, 2017 yılında Belediyeye geçtiği tarihten sonra Şahinbey Belediyesince ne gibi mal ve hizmet alımlarının yapıldığının sorulmasını talep etti.

Mahkeme kısa bir aranın ardından Zeynep Küçükcan Vekili ile sanıklar vekillerinin tanık dinletme ve Şahinbey Belediyesine müzekkere yazılması taleplerinin tümünü reddederek, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. Duruşmayı 5 Temmuza erteledi.

Duruşmadan sonra beyanda bulunan Zeynep Küçükcan’ın vekili Av.Dilek Helvacı “ Mahkemenin, olayın aydınlanmasına doğrudan etki edecek Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu başta olmak üzere diğer belediye yetkililerinin ve görgü tanıklarının dinlenilmesi talebini reddetmesi son derece üzücü ve düşündürücüdür. Nitekim, duruşma sırasında Mahkeme tarafından , Belediye Yetkililerine doğrudan soru sorma hakkımızın kısıtlanmaya çalışılması ve ardından gerçeğe ulaşmak için Mahkemece araştırılması zorunlu hususların reddedilerek alelacele keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi dikkat çekicidir. Nitekim, keşif tarihinin Seçimin hemen ertesi günü olan 15 Mayıs 2023 tarihine bırakılması Mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı hususunda şüphe uyandıran bir hal teşkil etmiştir. Kaldı ki, kazadan sonra Akkent caminin enkazının alelacele kaldırılarak ahşap iskelenin enkazı ihale yoluyla satıldığına göre Mahkeme mahallinde keşif yaparak acaba neyi tespit edecektir? Diğer taraftan ilk celsede Belediye Yetkililerinin dinlenilmesine karar veren Mahkeme Başkanının alışılmadık biçimde aynı Adliyede bir başka Mahkeme Başkanlığına getirilmesi de yargılama sürecinde dikkat çeken bir diğer husustur.

Umarım Anayasa Mahkemesi biran önce Şahinbey Belediyesi Başkanı ve diğer görevlilerinin Adalet Karşısında hesap vermelerini sağlayacak adil bir karar verir. Küçükcan Ailesinin ve kamu vicdanında açılan yaranın ancak bu şekilde telafisi bir ölçüde mümkün olacaktır” dedi.

Zeynep KÜÇÜKCAN