CHP lideri Kılıçdaroğlu buluşmada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Efendim Gaziantep’te olmaktan son derece mutluyum. Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Efendim şöyle başlayım cümlelerime, Sayın Mustafa İsmet Erdoğan Bey, güzel bir konuşma yaptı. Ülkemizin çok önemli sorunları var ve bu sorunların bir şekliyle aşılması lazım.
Değerli kardeşlerim, beni dikkatle dinlemenizi isterim. Evet, ülkemizin pek çok sorunu var, evet dertlerimiz var. Ama bu sorunları çözmek bizim elimizde. Sorunları çözecek kişileri iktidara taşıdığımız zaman, çözülmeyecek hiçbir sorun kalmaz. Bu işin sırrı nedir? Bu işin sırrı şudur. İktidar sahipleri, yani iktidara taşıdığınız kişiler, iktidardayken mal varlığı edinmezse yani zenginleşmezse, o zaman halka hizmet ediyor demektir. Ama iktidar sahipleri iktidar olduktan sonra zenginleşirse, mal mülk sahibi olursa; kendi malını mülkünü korur, vatandaşı korumaz. İşin sırrı budur. O nedenle geçmişte, ‘Benim tek bir yüzüğüm var, başka bir şeyim yok’ diyenler; bugün saraylarda oturuyorsa, şu soruyu kendinize soracaksınız: Nasıl oluyor da tek yüzük sahibi olanlar bugün saraylarda oturuyorlar.
Eğer hepimiz sağduyulu düşünürsek, sandığa giderken elimizi vicdanımıza koyarsak ve oyumuzu adalet için, hak için, hukuk için kullanırsak; evlatlarımızı düşünürsek, komşumuzu düşünürsek, işsiz evladımızı düşünürsek oyumuzun rengini değiştirmek zorundayız. Eski alışkanlıklarımızı bir tarafa bırakmak zorundayız.
Evet, dört tarafımız ateş çemberi. Farkındayız hepimiz. Bu güzel ülkede hep beraber huzur içinde yaşamak varken niye kavga ediyoruz? Allah aşkına bana söyler misiniz, biz neden insanların kimlikleri üzerinden siyaset yapıyoruz, biz neden insanların inançları üzerinden siyaset yapıyoruz, biz neden insanların yaşam tarzı üzerinden siyaset yapıyoruz? Bunları bir tarafa bırakalım. Allah’ın yarattığı en değerli varlık insandır. İnsana saygı göstermemiz lazım. İnsanın kimliğine, insanın inancına, insanın yaşam tarzına saygı göstermemiz lazım. Hiçbirimiz anne, babamızı seçme hakkına sahip değiliz. Ama annemizle, babamızla gurur duyarız, o zaman kimlik siyasetin konusu olmaz. Allah ile kul arasına kimse giremez; inanç siyaset konusu olmaz, kimin inançlı, kimin inançsız olduğunu sadece yüce yaradan bilir başka kimse bilmez. O zaman insanların inançları üzerinden neden siyaset yapılıyor? İnsanların yaşam tarzı üzerinden neden siyaset yapılıyor?
Kesinlikle ama kesinlikle; yeni bir Türkiye istiyorsak, kendi içinde barışık bir Türkiye istiyorsak, herkesin kucaklaşmasını istiyorsak, kamplaşma olmasın artık bu memlekette diyorsak yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Beraber yürüyeceğimiz bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Beraber yürüdüğümüz zaman çok daha güçlü olacağız.
Sayın Erdoğan, neden CHP’de olduğunu ve avukat arkadaşımız da neden CHP’de görev aldığını veya burada bulunduğunu kısmen anlattı. CHP, elbette tarihsel kökleri olan yüz yıllık bir parti. Ama bizim hatalarımız olmadı mı? Bizim de hatalarımız oldu. Madem samimi bir toplantıdayız, madem beraberiz benim de özeleştiri yapma gibi bir görevim olmalı ve benim de sizlerle helalleşmem gerekiyor, bunu da ifade etmek isterim. Biz yeri geldi Ankara’da oturduk. Güzel nutuklar attık. Ama gelip sizin sofranıza oturmadık. Çayınızı, kahvenizi içmedik, derdiniz nedir diye sormadık. Ankara’da oturduk, bize oy verin dedik. Siz de haklı olarak dediniz ki gelmediniz, oturmadınız, konuşmadınız, derdimizi dinlemediniz, ben sana niye oy vereyim? Haklı mı vatandaş? Haklı.
Şimdi ne yapıyoruz? Günün 24 saati çalışıyoruz. Her yere gidiyorum. Ama her yere gidiyorum derken şunu bilmenizi isterim, toplumun sahipsiz kaldığı, sahipsiz addettiği veya sahiplenmediği siyaset grubunun sahiplenmediği kişilerin yanına gidiyorum. Onların dertleriyle dertleniyorum ve onların dertlerine çözüm üretiyorum. Bu bölgeden yani Doğu, Güneydoğu’dan Ankara’ya, İstanbul’a, İzmir’e büyük kentlere gidip çöplerden kâğıt toplayanların hakkını, hukukunu savunan bu kardeşinizdir, emin olun bundan, onlarla beraber olup onların sorunlarına çözüm üreten bu kardeşinizdir.
Dolayısıyla görünmeyen, her gün karşılaştığımız ama görmezden geldiğimiz insanların hakkını, hukukunu savunacaksınız. Onlar avukat tutamazlar. Hak talebinde bulundukları zaman belediye zabıtası gelir onları yakalar götürür, haklarını dahi arayamazlar. Eğer siyaset yapıyorsanız onların hakkını hukukunu savunacaksınız. Bu ülkede herkesin karnı doymalı herkesin. Herkesin işi, maaşı olmalı. Hiçbir anne evladını aç yatağa yatırmamalı. Hiç endişe etmeyin. Allah nasip eder, sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde göreceksiniz, hiçbir aile sosyal devlet nerededir demeden o devlet onun yanında olacak. Sizin yanınızda olacak. Bu ülkede birileri 4 yerden maaş alırken, 5 yerden maaş alırken, 6 yerden maaş alırken sizin üniversiteyi bitiren çocuğunuz yıllardır işsiz geziyor. Onun hakkını kim koruyacak, onun hakkının yanında kim duracak? Endişe etmeyin bu kardeşiniz duracak.
Bir şey daha söyleyeyim. Elektrik faturasını ödemedi diye elektriği kesilenler var. Bir kişi değil, beş kişi değil yüzbinlerce hanenin elektriği kesildi. Su parasını ödeyemediği için suyu kesilenler var, yüzbinlerce aile. Doğalgaz faturasını ödeyemedi diye doğalgazı kesilip kışın ortasında soğuğa terk edilen yüzbinlerce aile var. Bunların hakkı ne oluyor, bunların hukuku ne oluyor? Adaletse bu adalet nerede? Bir insanı, bir aileyi, bir çocuğu susuz bırakmak nedir? Kışın ortasında evde soğuğa terk etmek nedir? Elektriğini kesmek nedir? Eğer bu adaletsizlikse hepinizin adaletsizliğe karşı çıkması lazım. Adalet için 450 kilometre yürüdüysem bu ülkede adalet gelsin diye yürüdüm, keyfime yürümedim.
Milyonlarca hanenin, yüzbinlerce hanenin doğru dürüst geliri yokken, çocukları kuru ekmek yerken birileri lüks yaşam içinde israf yapıyorsa… Ne demek yani 13 uçağı olsun bir kişinin, ne yapacak 13 uçağı? Sizin paralarınızla, sizin vergilerinizle alıyor. Devlette israf haramdır. Nokta. İslamiyet’te israf haramdır, inancımızda, kimliğimizde israf haramdır. İsraf yapanlar kimin parasını harcıyor? İşte o fakir fukaranın parasını harcıyor.
Emekliyi de biliyorum, emeklinin durumunu da biliyorum. Emekliyi şöyle söyleyeyim, size çay kaşığıyla verdiler, kepçeyle de geri alıyorlar. Öyle bir noktadayız ki yarın domatesin fiyatı ne olacak, makarnanın fiyatı ne olacak, pirincin fiyatı ne olacak, mercimeğin fiyatı ne olacak kimse bilmiyor. Dolayısıyla önce istikrar gerekiyor bu ülkeye, siyasi istikrar gerekiyor. Biz altı lider bir aradayız. Hepimiz demokrasi istiyoruz. Hepimiz bu ülkede insanların rahat yaşamasını istiyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadeleyi birlikte vereceğiz, beraber vereceğiz. Beraber vermezsek başarılı olamayız. Bir elin nesi var ama iki elin sesi var.
Bir devlet bir kişiye teslim edilemez. Dünyada örneği yoktur. Devleti bir kişiye teslim ettik, yarın sabah ne olacağı belli değil. İşsizlik, hadi Gaziantep bu bölgenin en güçlü illerinden birisi. Bunu biliyorum. Sanayisi güçlü, tarımı da güçlü onu da biliyorum. Ama sadece Gaziantep’te çok sayıda işsizin olduğunu biliyorum. 500 bini aşkın Suriyeli kardeşimiz var burada. Allah aşkına bana söyler misiniz bu Suriye politikası yanlış mı, doğru mu Allah aşkına? Bizim Suriye’yle ne kavgamız var? Niye Suriye’ye girdik biz? ‘Efendim Emevi Camii’nde 24 saatte namaz kılacaklardı.’ 24 saatte girecekleri 3 milyon 600 bin Suriyeli geldi. Bu resmi rakam. Burada yaşayan Suriyeli sayısının 500 bin olduğu söyleniyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Biz karnımızı doyurduk, şimdi onların karnını doyuracağız. Irkçılık yapmadan -onları kendi akrabamız olarak biliyoruz- onları en geç iki yıl içerisinde onların iradesiyle Suriye’ye göndereceğiz. Hepsi gidecekler göndereceğiz.
Bakın şunu da ifade edeyim değerli kardeşlerim. Bir şehirde yaşanıyorsa o şehirde herkesin o şehrin sağladığı imkanlardan yararlanması lazım. Köyden şehre gelindiği zaman çocuklarınız ağaç görmek ister, kuş görmek ister, park görmek ister. Parkta yaşlılar olsun, gençler olsun, çocuklar olsun eğlensinler diye. Kentin bir tarafına bakar diğer tarafını mahrum eder, yani hizmet götürmezseniz hizmet götürmediğiniz taraf hala iktidara en büyük oyu verirse orada bir hatamız var demektir, bir yanlışımız var demektir orada.
Bir şey söyleyeceğim, siyasete girdiğim gün kendi mal varlığımı internet siteme koydum. Kazandığım, alın teriyle kazandığımdır. Bana söyler misiniz iktidar sahiplerinden hangisi mal varlığını sitesine koyuyor? Buradan milyon dolarları göndereceksin Amerika’ya. Orada var vakfın başında kızın var. Buradan gönderen kim oğlun. Orada yapacaksın gökdelen, hep beraber seyredeceğiz. Size söz veriyorum Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerim size söz veriyorum, Türkiye’den çalınıp yurt dışına götürülen o milyon dolarların tamamını ama tamamını Türkiye’ye getireceğim ve size vereceğim. Hiç endişe etmeyin.
Yolsuzluk yapanlar, beytülmale el uzatanlar, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler eğer bu günahsa ya arkadaşlar yüce yaradan bile ‘Her türlü günahla gelin ama kul hakkıyla karşıma gelmeyin’ demiyor mu? Peki kul hakkı yiyenler neden iktidarda? Kul hakkı yiyenlere neden oy veriliyor, neden onlar iktidar yapılıyor? Eğer en büyük günahsa, en büyük günahı işleyenlere neden oy veriyoruz, neden iktidar yapıyoruz? Daha fazla kul hakkı yesinler diye mi? O nedenle söylüyorum, sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. O zaman göreceksiniz Türkiye yeni bir sürecin içine girmiş olacaktır ve büyüyecektir Türkiye. Bundan emin olmanızı isterim.
Alışveriş yaparken zamları görüyorsunuz. Aldığınız emekli aylıklarının, dul ve yetim aylıklarının çok düşük olduğunu görüyorsunuz. Ama o aylığı bile bulamayan, alamayan milyonlar var. Uyuşturucu baronlarının, mafyanın Türkiye’de cirit attığını da biliyorsunuz. Milyonlarca evladımızın, genç çocuklarımızın zehirlendiğini biliyorsunuz. Antep’te sizlere söz veriyorum; o uyuşturucu baronlarının, o mafyanın bu topraklardan kökünü kazıyacağım. Tamamını, ama tamamını yok edeceğim onların. Onlar tehdit ediyorlar, biliyorum. Bizim Allah’tan başka korkacağımız kimse yoktur. Tehditlerine pabuç bırakmayacağız. Mücadeleyse sonuna kadar mücadele edeceğiz. Onların önünde diz çökerek onlara itaat etmek varsa biz ayakta ölmeyi her zaman tercih ederiz.
Az önce ifade ettim. Benden önce konuşan iki değerli arkadaşımda ifade etti. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar iyi değil. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Evet, Cumhuriyeti yeniden inşa edeceğiz. Cumhuriyetin 100. yılında güzel Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Eğer bugün bu büyük topraklarda hala mercimeği dışarıdan alıyorsak, fasulyeyi dışarıdan alıyorsak, buğdayı, pirinci dışarıdan alıyorsak, canlı hayvanı dışarıdan alıyorsak, eti dışarıdan alıyorsak; Allah aşkına bu memlekette o zaman biz ne yapacağız? Hepsine para ödeyeceğiz, hepsine dolar ödeyeceğiz. Kimin sırtından? Sizlerin sırtından. Madem Şanlıurfalıların yoğun olduğu bir toplantıdayız. Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerimin olduğu bir toplantıdayız. Şanlıurfa’ya gittiğimde çiftçiler en çok elektrikten şikâyet ettiler. Kuyudan su çekiyoruz çok sayıda, çok miktarda fatura istiyorlar, elektrik faturasını ödeyemiyoruz diye. Şanlıurfalılara dedim ki, önümüzdeki yerel seçimlerde Şanlıurfa büyükşehir belediye başkanlığını bize verin elektriğin tamamını çiftçilere bedava vereceğiz. Sayın Erdoğan dedi ki, ‘Elinden tutan mı var, yap.’ Yaptım. Denizli’nin Bozkurt ilçesinde belediye başkanımız güneş panellerini kurdu, güneşten elektrik elde ediyor, çiftçiler bir kooperatif kurdular, çiftçilere elektriği bedava veriyor. Gittim daha bu ay kurdelesini kestim. 2,5 milyon hektar taşlık arazi var. Allah’ın güneşi bedava. Petrol alırsın para ödersin, mazot alırsın para ödersin, doğalgaz alırsın dolar ödersin, kömür getirirsin dolar ödersin. Allah’ın güneşi bedava. Güneş panellerini kur sıfır faizli kredi alıyorsun. Çiftçiler kooperatif kursunlar, elektriği bedava kullansınlar. Artan elektriği satacaklar birde üstüne gelir elde edecekler. Akıl bunu öngörmüyor mu, mantık bunu öngörmüyor mu? Ama doğalgaz lobilerine teslim olmuş, kömür lobilerine teslim olmuşlar, petrol lobilerine teslim olmuşlar. Bir şeyi unutmayın. Yüz yıllık bir gelenekten geliyoruz. Kuvayı Milliyeciyiz. Hiç kimseye hiçbir emperyal güce asla teslim olmayız.
Bütün komşularımızla kavgalıyız. Niye kavgalıyız? Komşuları bıraktık, Mısır’la kavgalıyız. Şimdi kapı kapı geziyorlar, el etek öpüyorlar. Nasıl barışacağız diye… Yapamazlar. Ama biz yapacağız. Bu ülkeye huzuru getireceğiz, bu ülkeye barışı getireceğiz. Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir düzeni getireceğiz. Her annenin evladını rahat yatağa yatırdığı bir düzeni getireceğiz. Aile Destekleri Sigortasıyla geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelerde kadın gidecek bankada bir hesap açacak, her ay düzenli işçi gibi, memur gibi, emekli gibi gidip oradan aylığını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Onun fakir olduğunu, onun fukara olduğunu hiç kimse bilmeyecek. Çünkü bizim inancımız neyi öngörüyor? Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Biz buna inanıyoruz. İnsanın yoksulluğunu afişe edemezsin, insanın onurunu korumak zorundasın. Bunu da yapacağız. Bundan da emin olmanızı isterim. İlk yapacağımız hedeflerden birisi de bu olacak.
Efendim, burada olduğum için son derece mutluyum. Sizlerle beraber olduğum içinde son derece mutluyum. Evet konuştuk, düşüncelerimizi aktardık, aşağı yukarı sizin burada yaşadığınız sorunları, giderseniz İzmir’in varoşlarında da aynı sorunların yaşandığını görürsünüz. İstanbul’un varoşlarında da aynı sorunların yaşandığını görürsünüz. Türkiye çok güzel bir ülke gerçekten. Çok güzel bir ülkemiz var. Bu ülkede kamplaşmak yerine niye kucaklaşmıyoruz ki? Kavga etmek yerine niye barışmıyoruz ki? Ayrılmak yerine niye birleşmiyoruz ki? Öyle bir noktaya getirdiler ki Türkiye’yi komşu komşunun kimliğini sormaya başladı, inancını sorgulamaya başladı. Buradan Türkiye’yi inşallah çıkaracağız. Huzuru getireceğiz bu memlekete, bereketi getireceğiz bu memlekete. Birlikte yaşama sevincini, tasada ve kıvançta beraber olmayı hep birlikte getireceğiz beraber ve birlikte olduğumuz zaman. Gencecik, pırıl pırıl evlatlarımız var. Evlatlarımız umutsuz, acaba Türkiye düzelir mi diye… Evet Türkiye düzelecek, evet Türkiye güzelleşecek, evet Türkiye kalkınacak, evet Türkiye bütün komşularıyla barışacak. Bugün aramızda olan, bizimle beraber yaşayan 3 milyon 600 bin Suriyeli, zamanı geldiğinde Türkiye’ye turist olarak gelecekler. Bizim otellerde kalacaklar. Düğünlerini burada yapacaklar. Türkiye’deki arkadaşlarını ziyaret edecekler. Kimseye düşmanlık etmeden, kimsenin kimliğini sorgulamadan, beraber huzur içinde bu güzel ülkede yaşayacağız hiç endişeniz olmasın. Tek şey var bize güvenin. Bize güvenin ve bize katılın. Sorunların çözüldüğünü göreceksiniz.
Yine en baştan söyleyeyim. İktidar sahipleri iktidar olduklarında zenginleşiyorlarsa bilin ki onlar halk için değil kendileri için çalışıyorlardır. Dolayısıyla halka sahip çıkmazlar, kendi malvarlıklarına sahip çıkarlar. Bu bağlamda hepiniz siyasete atılan kişi zenginleşiyorsa onu siyaset arenasının dışında bırakın, o siyasete girmesin. Onlar haksız yere zenginleşiyorlar. Haksız zenginleşmek birinin hakkını ve hukukunu çalmak demektir. Çalmaya izin vermeyelim. Sandıklar gelecek, 14 Mayıs’ta seçim olacak. Sandığa gideceğiz, Allah’ın izniyle hep beraber yeni bir başlangıç yapacağız. Güzel bir başlangıç yapacağız. Türkiye’yi büyüteceğiz.
Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun. Bizi buluşturan değerli arkadaşım, kardeşim Sayın Erdoğan’a da yürekten teşekkür ediyorum.