Atatürk’ün Ağız Ve Diş Sağlığı

Atatürk’ün Ağız Ve Diş Sağlığı

Atatürk’ün ağız bakımına çok önem veren biri olduğundan ve her daim diş fırçası bulundurduğundan bahsedilir. Ancak cepheden cepheye koştuğu sıralarda dişleriyle ilgilenememiştir.

ATATÜRK’ ÜN   GAZİANTEP’E  GELİŞİ

 

Mustafa  Kemal  Paşa  , Milli  Mücadele   yıllarında   Gazianteplilerin  düşman  karşısında  kahramanca  direnerek  vatanı  savunmalarına  her  fırsatta  destek  vermiş ve şu sözleriyle  övgüde bulunmuştur;

 

“Gazianteplilerin büyük Türk milletinin yüksek kamutayınca gazilikle, muhariplikle unvan almış bulunması, mahdud1 Türk kahramanlarımızın, Gaziantep’in yüksek kahramanlarıyla birleşmesiyle, en kavi2 zann olunan hasım ordusunun çok faik3 ve mücehhez4 kuvvetlerinden kutsal yurtlarını kahramanca kurtarmış olmaları ; işte bu, onlara manevi bir pırlanta kıymetindeki unvanı vermiştir..”

1. Mahdud: Sınırlı, az sayıda; 2.Kavi: Güçlü, dayanıklı; 3.Faik: Üstün; 4. Mücehhez: Donanmış,hazırlıklı

 

Atatürk’ün 26 Ocak 1933  yılında gerçekleştirdiği Gaziantep  ziyaretinde ise, gelişi büyük bir coşkuyla karşılanarak kendisine  “Hemşerilik” unvanı verilmiştir.  ‘’  Evlad-ı  Fatihan” olmasına  rağmen ( Rumeli’nin fethi sırasında Anadolu’dan göç ettirilip bu bölgeye iskân edilen Türkler’i ifade eder), nüfusu  Gaziantep’te bulunmaktadır.

 

ATATÜRK’ÜN AĞIZ VE  DİŞ SAĞLIĞI

 

Atatürk’ün  ağız bakımına  çok önem veren biri olduğundan ve her daim diş fırçası bulundurduğundan bahsedilir. Ancak cepheden cepheye koştuğu sıralarda dişleriyle ilgilenememiştir.

Prof. Dr. Bedii Şehsuvaroğlu’nun  “Atatürk’ün Sağlık Hayatı” kitabında, Ulu Önder’in dişlerinden rahatsız olduğunu, diş hekiminin de Sami Günzberg olduğu aktarılır.  Sami (Samuel) Günzberg; Sultan ıı. Abdülhamid , Sultan VI.Mehmet Vahidettin , Mustafa Kemal , İsmet Paşa, Celal Bayar ve Adnan Menderes gibi isimlerin de  diş tedavilerinde bulunmuştur .

S.Günzberg; Atatürk’le olan  hekim – hasta  ilişkisine dair  bir anısını: ‘’ Atatürk’ün çenesinde  iltihap vardı .  Doktorlar  ameliyat  etmeye  cesaret edememişler.  Bana geldi ve cesaretin var mı ? ‘ diye sordu .  ‘’ Evet ‘’ dedim .  Ağzını açtı, titriyordum. ‘’Şöyle bir bakayım  dedim fakat O büyük  adam  benim yapabileceğimi  anladı.  ‘’ sözleriyle  anlatmaktadır

Konuşmanın gerçekleşmesi sırasında dişler , çene kemikleri , diş etleri,  dil  ve damak yapıları bir bütün halinde görev alırlar. Bazı eski belgesellerdeki  ses kayıtlarında ,Atatürk’ün  sesini tiz olarak duyulsa da; Mazhar Müfit Kansu ,Yakup Kadri gibi görgü tanıkları  gerçek sesinin  dinamik,gür,keskin ,pürüzsüz  ve berrak olduğunu belirtmişlerdir.

Enver Behnan Şapolyo’nun “Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi” ismini taşıyan kitabındaki “Fizyolojik Arıza” başlıklı bölümde fonksiyon, fonetik ve dişler arası ilişkinin önemi ; Atatürk’ün Afet İnan’a  anlattığı anısında şöyle geçmektedir : “Cumhur reisi seçildiğim zaman Meclis’te söylediğim nutuk  en kısa beyanatlarımdan biridir. Neden?  Dişlerimi henüz çektirmiştim. Yeni yapılan dişlerin  tecrübe  devresinde   idi. Söz  söylemeye başladığım  vakit  ya ıslık gibi bir ses çıkıyor yahut da  ağzımdan düşüyordu. ‘“   

Sabiha Gökçen ise; 1925 yılında  Atatürk’ün protez  taşıdığını , kendisiyle  Sami Günzberg ‘in  Beyoğlu’nda  bulunan  muayenehanesine birlikte gittiklerini , Atatürk’ün ağız içi ölçüsünün zamanın şartlarında  alçı ile  alındığını  ve bu durumun kusma refleksine  yol açtığını belirtmiştir .

1935  yılı yazında  Atatürk’ün ağrıyan  dişi için  Diş Hekimi Ziya Cemal Büyükaksoy  çağrılır. Büyükaksoy alt çeneye oturtulan  a ğ ı r c a  bir protez ile birlikte dişlerden  birinin çürük  olduğunu görür .     Protezi yapan  Sami ( Samuel ) Günzberg’in  dişi muhafaza etmek istemesine rağmen  ağrı  kesilmeyince Atatürk, Büyükaksoy’a  ne yapılması gerektiğini sorar.   O da susup boynunu bükünce, Atatürk durumu anlar ve ‘’ Çek öyle ise , beni bir an evvel  şu ızdıraptan kurtar‘’  der.

Ayşe  Kulin’in naklettiği bir anıda ise ;  İran  Şahı  Pehlevi’nin  1935  yılında  yirmi  beş günlük   Türkiye gezisi ve  Atatürk’ü  ziyaretinde, Şah Atatürk’ün  dişlerini beğenir ve  çok güzel olduğunu ifade  eder. Atatürk ise dişlerini yaptırdığını açıklıkla söyleyerek, “İsterseniz size de  yaptıralım”  teklifinde bulunur.

Konuyla ilgili son anı ise ; Sami( Samuel )  Bey’in  Atatürk’ün  hastalığının  son dönemlerinde 1938 yılında Dolmabahçe Sarayı’na yaptığı ziyarette gerçekleşir.  Atatürk’ün,  protez kaynaklı diş etlerindeki büyümelerinden şikayet etmesi üzerine,  onları keser fakat karaciğer yetmezliği nedeniyle kan pıhtılaşmadığı için kanama durmayınca korkudan düşüp bayılır. Dr.Mim Kemal Öke kan durdurucu ilaçlarla saraya çağrılır. Bu durumda  bile Atatürk’ün ehemmiyetsiz bir müdahalenin beklenilmeyen bir neticesi karşısında telaş eden, korkan diş hekimini yüreklendirdiğinden bahsedilir.

Kaynak: Prof. Dr. Yavuz Sinan

Aydıntuğ ,Derlemeleri

Dr.  AYŞEGÜL   ÖZTÜRK