Hemşire nöbette hayatını kaybetti

Hemşire nöbette hayatını kaybetti

Mersin’in Tarsus İlçesi’ndeki Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde hemşire olarak çalışan ve lenfoma (Lenf kanseri) tedavisi gördüğü öğrenilen Kadir Saldız nöbet çıkışı dinlenmek için uzandığı kanepeden bir daha uyan

Mersin’in Tarsus İlçesi’ndeki Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde hemşire olarak çalışan ve lenfoma (Lenf kanseri) tedavisi gördüğü öğrenilen Kadir Saldız nöbet çıkışı dinlenmek için uzandığı kanepeden bir daha uyanamadı. Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Başkanı Zeki Sinan Doğan, “Böyle hastaların yoğun bakımlarda özellikle covid yoğun bakımlarda çalıştırılmaması lazım. Bu taksirli adam öldürmeye benziyor. Bu bile bile ölüme yollamak gibi bir şey” diyerek tepki gösterdi. Saldız’ın Covid-19 test sonucunun da pozitif çıktığı belirtildi.

 

Mersin Tarsus Devlet Hastanesi’nde yoğun bakım servisinde hemşire olarak görev yapan 40 yaşındaki Kadir Saldız, sabaha karşı nöbetini arkadaşlarına devretti. Arkadaşına ‘Ben biraz dinleneceğim” diyerek dinlenme odasındaki kanepeye uzanan Saldız, bir daha uyanamadı.

 

Evli ve 3 çocuk babası olan Saldız’ın lenfoma tedavisi gördüğü öğrenildi. Kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği ihtimali üzerinde durulan Saldız’ın cenazesi otopsi için Ankara’ya gönderildi. Saldız’ın kesin ölüm nedeni yapılacak otopsinin ardından netlik kazanacak.

 

COVİD-19 TESTİ POZİTİF

 

Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, daha önce lenfona tedavisi gören Kadir Saldız’ın 5 yıldır tedavi görmediğini, remisyonda denilen tedavi görmeyen, ilerlemeyen bir süreçte olduğunu ifade etti. Saldız’ın şüphe üzerine yaptırdığı corona virüsü test sonucunun pozitif çıktığını belirten Antmen, “Yalnız nöbete gitmeden önce Covid-19 ile ilgili şikayeti olmuş. Bu nedenle nöbete girmeden önce test yapılmış. Sonra nöbetten çıkmış vefat etmiş. Vefat ettikten sonra PCR teste pozitif çıkmış. Bir de odasında tek başına vefat ettiği için şüpheli ölüm olarak değerlendirilmiş. Bu tür otopsileri burada yapamadıkları için Ankara’ya göndermişler” diye konuştu.

 

“TEST VERECEK ŞİKAYETİ OLAN BİR KİŞİ NORMALDA NÖBETE GİTMEMELİ”

 

Test verecek şikayeti olan bir kişinin normalde nöbete gitmemesi gerektiğini anlatan Antmen, “Saldız’ın nasıl nöbete gittiğini bilmiyoruz. Başhekim bize böyle bir bilgi vermedi. Bir de doktor olmadığı için biz böyle yakın bir takipte de değildik” ifadelerini kullandı.

 

5 yıldır tedavi görmemiş olsa da böyle birine nöbet yazılıp yazılamayacağı yönündeki soruya Antmen şöyle cevap verdi; “Lenfoma artık iyileşebilir bir hastalık. Tamamen kurtulup hasta normal yaşantısına devam edebiliyor. Nöbet falan da tutabiliyorsun. Ama bunun 5 yıldır tedavi görmemiş olması nedeniyle bir veri oluşmuş ve ondan dolayı nöbet yazılmış. Kendisinin nöbete girmesi isteyip istemediği konusunda bir şey bilmiyoruz. Onun için çok yorum yapamıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

“BÖYLE ŞİKAYETİ OLAN BİR KİŞİ NASIL ÇALIŞTIRILIYOR?”

 

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Başkanı Zeki Sinan Doğan ise daha önce lenfoma olan ve tedavi olan Saldız’ın remisyonda denilerek göreve gönderildiğini kaydetti. Saldız’ın nöbete girerken Covid-19 testi verdiğini anlatan Doğan, şöyle devam etti:

 

“Nöbet çıkışı biraz dinleneyim derken dinlenme odasında vefat etmiş. Büyük ihtimal kalp krizi diyorlar. Vefat ettikten Covid-19 testi pozitif çıkmış. Bizim düşüncemize göre Covid-19’a bağlı kalp krizi. İnsanlar madem böyle nasıl çalıştırıyorlar. İşin doğrusu test sonucu çıktıktan sonra insanlar çalıştırılmalı. Sağlıkçılarda ise rutin test yapılıp 1-2 gün sonra çıkıyor. Demek ki yetiştirilemiyor. Büyük ihtimalle Saldız’ın da test sonucu da daha çıkmamıştı böyle bir olay olduğu için acele edip hemen çıkardılar.”

 

“BİLE BİLE ÖLÜME YOLLAMAK GİBİ BİR ŞEY”

 

Normalde böyle rahatsızlığı olan bir kişinin yoğun bakımda çalıştırılmaması gerektiğini vurgulayan Doğan şunları söyledi:

 

 

“Başka sağlıkçıların bile testi pozitif çıksa 1 hafta sonra ‘Gel başla’ diyorlar. Eleman bulamadıkları için çağırıyorlar. Bu kişi kanser rahatsızlığı geçirmiş bir hasta. ‘Tamam remisyonda’ dediğimiz, düzelmiş takip ediliyor. Böyle hastaların yoğunu bakımlarda özellikle covid yoğun bakımlarda çalıştırılmaması lazım. Bu taksirli adam öldürmeye benziyor. Bu bile bile ölüme yollamak gibi bir şey. Buna benzer bir sürü sağlıkçı var. Kronik rahatsızlığı olup da covid polikliniklerinde, covid yoğun bakımlarında çalışıyorlar. Diğerleri 6 saat çalışırken sağlıkçılar 8 saat 10 saat çalışmak zorunda kalıyor. Diğer devlet memurları hiç covid riski olmamasına rağmen 6 saat çalıştırılırken sağlık çalışanları yüksek virüse kaldıkları bölgelerde yeri geliyor 24 saat çalıştırılıyor. Ne kadar koruyucu kullanırsa kullansın.”

 

Genç hemşirenin hayatını kaybetmesinin ardından Tarsus Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Sadık Emre Dı̇rek ise hastanenin sosyal medya hesabından “Sağlık Ekibimizin değerli üyesi Hemşire Kadir Saldız’ı kaybetmenin verdiği üzüntü ve minnetle Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum” paylaşımında bulundu.

 

SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU

 

Hemşire Saldız’ın vefatı Twitter’de #HemşireNöbetteÖldü etiketi ile gündem oldu. Sağlık Teknikerleri Birliği’nin Twitter’daki hesabından, “Bugün bir meslektaşımız daha görev başında hayatını kaybetti. Hemşire arkadaşımız Kadir Saldız, Lenfoma tedavisi gördüğü halde yoğun bakımda çalıştırılmasına neden olan kişiler yargılanmalıdır” ifadelerine yer verildi.

 

THD Konya Şube Başkanı Canan Güngör açıklam yaptı

 

SAYIN CUMHURBAŞKANIM 
SAYIN SAĞLIK BAKANIM 
#HemşireNöbetteÖldü
 
Duyun artık  size sesleniyoruz...

2600-3600 tl arasında maaş verdiğiniz, emekliliğine yansımayan 1600 tl sabit denen komik ücreti reva gördüğünüz, aylardır  tavandan ödeme yapıyoruz müjdesiyle  halka çift maaş veriyoruz algısı  yaptığınız  sözde sadece sözde  kahramanlarınızın eline bir ayda sadece 4.200-5200 tl para geçiyor. Bu nedenle de meslektaslarimiz insanı koşullarda yaşamak, kirasını ödemek, çocuğunu okutmak, kredi borçlarını ödemek, zaruri ihtiyaçlarını karşılamak yani geçinmek için fazladan nöbet tutmak  zorunda kalıyor. Bu fazla mesailer çoğu hastanede tercih değil  zorunlu halde. 8 saatlik mesaileri dahi esnek çalışma ile azaltılan memurlara nazaran biz saglik calisanlari hiç esnek çalışmadık, aksine 24 saatlik nöbetlere mecbur birakildik ve haftada 70 saatin uzerinde calismayi evet kabul ettik hergun gelip gitmektense bir seferde 24  tutayım da ertesi gün evde kalayım istedik. Çok değil pandeminın basında seslenmistim yoğun bakımlarda 24 saat nöbet tutmak insanı değil diye. THD var gücüyle sizlere  sahada olan olumsuzlukları ve çözüm önerilerini anlattı. Resmi  yolla 10 ayrı rapor gönderdi.  Hangisine cevap verdiniz? Hemşirelerin sorunlarını, taleplerini ne zaman ciddiye aldınız? Meslektaşlarımızın her meslek grubunda olduğu gibi insanca yaşam için paraya ihtiyacı var ancak herkesin dayanma gücü aynı değil.500- 1500 tl fazla kazanabilmek için insanin yaşam  hakkı tehlikeye atılabilir mı?
Tıbbın  ilk kuralı  "öncelikle zarar verme "" değil mi?
Sağlık çalışanlarının çalışma ve ekonomik koşullarını düzeltmenin zamanı geldi de çoktan geçmiyor mu?
Yüzleri kızarmadan illiyet bağı arayanlar bu ölümler karşısında birazcık olsun vijdan sızısı hissetmiyor mu?
 Covid 19 tanısını okumaktan dahi korkanlar 24 saat o hastalarla iç içe olan ve insana hizmeti ön planda tutarak canları pahasına çalışan hemşirelerin hangi koşullarda çalıştığından haberdar mı?
Kimse sakın ola ki bana asgari ücretli de bu kadar alıyor sukredin, yetinin demesin! 
Liseyi bitir, üniversite sınavına hazırlan, kazan, üniversiteyi bitir,ise girmek için tekrar sınavlara hazırlan,ataman yapılsın, ise başla  ve karşılığı hüsran.  Aylardır sosyal medyadan sağlık çalışanları seslerini duyurmaya çalışıyor. " hiç olmazsa kronik hastalığı olan, hamile,emziren sağlık çalışanlarını calistirmayin" diye. Hem de kendi iş yüklerinin artacağını bile bile.
 Aylardir bagiriyoruz tükendik, ölüyoruz  diye.
Kaybolup giden 293 sağlık çalışanı bir rakam değil sadece insandır, içimizden sökülduler  gittiler. Yoklar artık bir daha da gelmeyecekler!
Bu ölümler artık  nöbette yaşanır hale geldi.
Biz soruyoruz artık siz cevaplayin:
Emekli olamayan, yıllık izne ayrılamayan, istifa edemeyen, günaşırı 24 saat çalıştırılan sağlık çalışanlarının  ölümleri ile idarecilerin ve Sağlık Bakanlığının illiyet bağı var mıdır? diye...
Derhal çalışma koşullarımız duzeltilsin!
Derhal ekonomik koşullarımız iyilestirilsin!
Ölmek  ve ardımızda kalanların sefil bir yasam sürmesini istemiyoruz.
INSANIZ.. VE INSANCA YASAMAK, YASATMAK ISTIYORUZ..
Neden bu ölümlere duyarsız kalıyorsunuz?
Neden verdiğiniz sözleri tutmuyorsunuz?
Neden sağlık çalışanları için iyi birşeyler yapmak isteyenlere engel oluyorsunuz?
Neden? Neden? Neden?
Bir açıklama bekliyoruz..
Bu açıklama ve düzeltmeler için daha kaç sağlık çalışanı  ölmek zorundayız?