“Yarın erken kalkalım da bağa çalışmaya gidelim” dedim yeğene.
“Off dayı ya!” diye surat astı. “Bağa yatırdığımız parayı bitkoine yatırsaydık varya şimdi zengindik. Hem öyle bağda çalışmamız falan da gerekmezdi” dedi.
“Bitkoin ne ki?” diye sordum.
“Sanal para dayı. Gelecekte dolar, euro falan kullanmayacakmış kimse. Sanal para olacakmış. Bu da o paraların en popüleri” dedi.
“Sanal para ha” dedim.
“Evet sanal para” dedi.
“Bak Elon Musk da girmiş o işe” dedi.
“Lan oğlum Elon musk 1 milyar dolar kaybetse adamın umru olmaz da sen ben kaybetsek ne bok yeriz” dedim.
Dedim ama kendime demişim.
Dün eve gittim. Ablam tülbentini başına bağlamış, bir o yana bir bu yana sallıyor, arada dizlerini dövüyordu.
“Abla ne oldu?” dedim.
“Getti getti..” diye dizlerine vurmaya devam etti.
“Kim getti? Nereye getti?” dedim telaşla.
“Koyunlar kaçmış” dedi.
“Abla ne koyunu? Koyun mu aldınız? Nereye kaçtı” dedim.
“Anne koyunlar çok değer kazanacak’ dedi Hasan. Biz de altınları bozdurup bir kaç koyun almıştık, o da kaçmış” dedi.
“Alla allaaa. Yahu ne zaman koyun moyun aldınız? Benim niye haberim yok?” diye söylendim. Sonra “Biri mi çalmış, kendi mi kaçmış?” diye sordum.
“Kaçmış, kaçmışş. Boyu posu devrilsin! Kaçmış!” diye dövünmeye devam etti.
Tam o sırada yeğen geldi.
“Koyunlarınız kaçmış” dedim ona.
“Ne koyunu Dayı?” diye sordu.
“Lan oğlum sen bilmiyorsan kim bilecek. Sen anana demişin “Koyunlar değer kazanacak” deyip almışsın.” diye kızdım.
“Koyun değil onlar dayı. Koin. Yani sanal para. İki koin almıştık Thodex adlı şirketten. Onlar da kaçmışlar” dedi.
“Laaan?! Ananı kandırıp altınları mı sattırdın?!” diye bağırdım.
“Şerefsizin bizi dolandıracağını nereden bilirdim dayı. Herkes bitkoinin ne kadar kazandırdığından bahsediyordu. Ben de aldım. Ama kaçtı şerefsiz” diye başını önüne eğdi.
“Şikayet ettin mi polise? dedim.
“Ettim, ettim de polis ‘Üzerine bir bardak soğuk su için” dedi bana” diye melul melul baktı.
“Niye öyle dediki?” diye sordum.
“Arkasında ona göz yuman, destek veren, kuvvetli birileri yoksa 27 yaşındaki adama 2 milyar dolar toplatmazlar” diyorlar.” dedi.
“İki milyar dolar mı? Oha?!” diye gözlerim faltaşı gibi açıldı.
“Kurban olayım Deniz. Hele arkadaşların varsa ara da belki ulaşırlar” diye yalvardı ablam.
İktidarın küçük ortaklarından bir Milletvekilinin şoförü arkadaşımdı. Tanıdığım en yüksek siyasilerden biri oydu. Bilse bilse o bilirdi.
Numarasını çevirdim. “Alo” der demez, “Tarkan merhaba, ablamlar koin almışlar. Onlara koin satan kaçmış diyorlar. Sizin bir malumatınız var mı?” diye sordum.
“Deniz Abi, seni sonra geniş geniş arasam? Şu anda vekilim çok sinirli. O şirket sahibinin Vekilimin oğlu ile fotoğrafları çıkmış. Beraber bir bakanı ziyaret etmişler. Vekilim çok gergin. Gerçi “tanımıyoz, etmiyoz” falan dedi ama üzerinde çok baskı var. Oğlu ortakmış haberleri sinirlerini bayağı bozdu. Ortalık bir durulsun, seni ararım” deyip kapattı.
Başka bir bakanlıkta bir koruma arkadaşla Somali’de çalışmıştık. Onu aradım. “Abi Bakan çok sinirli. Paraları çalan arkadaşla fotoğrafları çıkmış. Ortalık fena karışık, seni daha uygun zamanda ararım” deyip kapattı.
“Ne oldu kurban? Bir yol, iz buldun mu?” dedi ablam.
“Abla sadece senin koyunlar değil, bir sürü koyun kaybolmuş ve ortalık karışık. Sana bir bardak soğuk su getirem” dedim.
“Gettiii, gettiii. Koyunlar, komşular, nereye gitti bu koyunlar?!” diye dövündü.
Hasılı yeğenin bir koyup üç alma hesabı, üçün birini alması ile neticelendi. Tarlada, bağda ya da herhangi bir işte çalışmak yerine yattığı yerden para kazanmak isteyen bir çok kişi gibi...
Ünlü bir Rus atasözü ne der? Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur.
Türk atasözü de “bedava mal baldan tatlıdır” der, o yüzden bizde hiç mal bitmez.
Dr. Deniz Arslan
