Aile gelenekleri, görenekleri ve kültürel değerlerimiz yüzyıllar boyunca ağızdan ağıza aktarılmış, büyüklerin hafızasında korunmuştur. Özellikle eski bir fotoğraf gün yüzüne çıktığında, büyüklerimiz o karede yer alan kişileri tek tek anlatır, hikâyelerini paylaşır ve bizi geçmişin izlerine doğru bir yolculuğa çıkarırlar. Bu anlatılarda hem hüzün hem de özlem gizlidir. Kimi zaman bir tebessümle, kimi zaman nemli gözlerle dönerler o yıllara.
Elime eski bir aile fotoğrafı geçtiğinde, ilk yaptığım şey arkasına bakmaktır. Eğer üzerinde tarih, isim ve yer bilgisi varsa, o fotoğraf benim için çok daha kıymetli hâle gelir. Şayet yoksa, geleceği düşünerek bildiklerimi not ederim. Çünkü inanırım ki, bizden sonraki kuşaklar bu fotoğraflara baktıklarında, üzerindeki bilgiler sayesinde geçmişlerine daha sağlam köklerle bağlanacaklardır. Eğer bu bilgiler yoksa, yeni nesiller atalarını, köklerini, bu dünyadaki varlık nedenlerini nasıl öğrenecekler? Kültürel hafızalarını nasıl inşa edecek, kendi çocuklarına neyi nasıl aktaracaklar?
Bu yüzden, lütfen aile arşivinizdeki fotoğrafları ve belgeleri "konuşturun." En azından üzerlerine tarih ve kişi isimlerini yazınız. Böylece geleceğe daha anlamlı ve sağlam belgeler bırakmış olursunuz.
Ailenizle ve geçmişinizle ilgili araştırmalar yapınız. Bu bilgileri yazılı hâle getirip, gelecek nesillere miras olarak bırakınız. Unutmayalım ki: "Söz uçar, yazı kalır."
Yaklaşık on beş yıl önce, annemin dedeme dair anılarını kaleme almıştım. Bu anılar bir dergide onun adıyla yayınlandı. Aradan yıllar geçmesine rağmen, aynı anıların kaynak olarak farklı kitaplarda yer alması beni mutlu etti. Yazı yoluyla geçmişten geleceğe mesajlar ve izler bırakabiliyoruz.
1980 öncesi kazandığım Gazi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü, yaşanan anarşik olaylar nedeniyle tamamlayamadım. Evlenip eşimle birlikte Van'a mecburi hizmete gittim. Eğitim hayatım böylece yarım kaldı. Ancak yıllar sonra çıkan aftan faydalanarak ikinci üniversite olarak Sosyoloji okudum. Sonrasında 550 saatlik örgün aile danışmanlığı eğitimi aldım. Ardından Gaziantep Üniversitesi'nde İnsan Psikolojisi ve İletişimi alanında yüksek lisansımı tamamladım.
Aldığım bu eğitimler sayesinde genogram (soyağacı) çizimlerinin bilimsel yönünü de öğrendim. Bu bilgilerle, geçmişte yazdığım anılara yenilerini ekleyerek ailemizin hikâyesini derinleştirdim ve belgeleyerek geleceğe aktarmayı kendime görev edindim.
Uzun yıllardır annemin anlattığı aile büyükleriyle ilgili bilgileri bir araya getirdim. İsmini aldığı Zılha (Zeliha) ninesini, çok sevdiği Afife anneannesini, cephede silah arkadaşıyla Antep Harbi'ni gözyaşlarıyla anlatan silah yapım ustası, mücahit babası Reşit Kıratlı'yı dinledim, araştırdım. Belgelerle, görsellerle bu değerli geçmişi kayıt altına almaya çalıştım.
Çünkü inanıyorum ki:
"Geçmişini bilmeyen, geleceğine hazırlanamaz."
Gülay HASKATAR KARSLIGİL