Erol Güngör’ü kaybettİk

Erol Güngör’ü kaybettİk

Gaziantep’in yetiştirdiği bestekar ve Türk sanat müziği Sanatçısı Erol Güngör hayatını kaybetti.

 

Sevenlerini derin üzüntüye boğan Erol Güngör’ün cenazesi bugün (23 Şubat)  ikindi namazından sonra  Ataşehir Mehmet Uulu Camii’nden kaldırılacak.

 

Şair, güfte yazarı, besteci. 29 Mayıs, Gaziantep doğumlu. Öğretmen bir anne ve babanın oğludur. Gaziantep Ahmet Çelebi İlkokulunu bitirdikten sonra, lise son sınıfa kadar Gaziantep Lisesinde, son sınıfı da İstanbul Vefa Lisesinde okuyarak bu liseden 1961 yılında mezun oldu.  İstanbul İktisadi ve Ticari Bilimler Yüksek Okulunu bitirdikten (1967) sonra yaklaşık otuz yıl SSK Sigorta Müfettişi olarak görev yaptı ve 2000 yılında emekli oldu. MESAM Denetleme Kurulu, Vefalılar Derneği, İstanbul Gaziantepliler Derneği ve İLESAM üyesidir. İLESAM’ın bir süre İstanbul Şubesi başkanlığını yaptı. 1959 yılı Ağustos ayından beri İstanbul’da oturan Güngör, Nurfer Güngör ile evli; Barış ve Işıl adlarında iki çocuk babasıdır.

 

Şiir yazmaya ortaokul yıllarında başlayan Güngör, 1980 yılından itibaren şarkı sözü türü şiir yazmaya yöneldi. İlk ürünleri Ana dergisinde yer aldı, şiirleri ilerleyen yıllarda birçok antoloji, gazete ve dergide yayımlandı. Gaziantep 27 gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Bu şiirlerinden 64 şiiri bestelenmiştir. “Ömür Geçip Giderken” isimli bir şiir kitabı vardır. Ayrıca, besteci olan Güngör, 100 ü aşkın beste yapmıştır. Bazı eserleri TRT repertuarındadır.

 

Yedi eseri, kaset ve CD’lerde yer aldı, Akçay beste yarışmasında ise üç defa ödül almıştır. Şiir yarışmalarında da aldığı bazı ödülleri bulunmaktadır. Yazar olarak da hikâye, deneme, radyo tiyatrosu oyun türlerinde eserler verdi. Müzikte feyz aldığı hocaları, Ferit Ginol, Şahap Öktem, Fuat Ural, Bülent Oral oldu. Enstrüman olarak ise keman ve mandolin çalan Güngör, 1996 yılından itibaren İstanbul’da ayda bir gün yapılan bir şiir toplantısını yönetti.

 

 

 

Bayramımız Bayram Olsun...

Sevgili Dostlarımın mübarek bayramını kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.

Yüce Allah güzel ülkemizi, her türlü bela ve dertlerden korusun, Çocuklarımız ve torunlarımız nice bayramlar ve güzel günler görsünler inşallah.

(Erol Maraş)

Sizi biraz maziye, eski günlere götüreyim.

Bestekâr Hemşehrimiz Sayın EROL GÜNGÖR'den 1953 yılına ait bir Gaziantep Bayram anısını sanırım zevkle okuyacaksınız.

68 yıl önce Gaziantep’te bayram günleri nasıldı?

Yıl 1953 bundan tam 68 yıl önce. O tarihte 12 yaşındaydım.

Ramazan bayramını, daha sonra kurban bayramını ve diğer tüm

Milli bayramlarımızı, daha dün gibi hatırlıyorum.

O günün çocukları olarak ne kadar eğlenir, sevinir ve mutlu olurduk.

İnşallah bu günün çocukları da bizden daha mutlu olsunlar.

Eski bayramları babalarından, dedelerinden dinlesinler

En güzel geleneklerimizi, örf ve adetlerimizi devam ettirsinler.

Daha da ileriye götürsünler. 1950’li yıllarda Gaziantep’te ramazan ayında

Özel kâhkeler ve simitler çıkardı. Ördek, kaz, horoz şeklinde

Çocukların severek yediği yumuşak kâhkeler çıkardı.

Üzeri ılık sıvı sade yağla yağlanmış yağlı kâhkeler vardı.

Yine üzeri tamamen susamla kaplanmış küncülü kâhke çıkardı.

Mayıs aylarında taze peynir zamanında peynir yağından yapılmış

Beyti yağlı kâhke yapılırdı. Çok lezzetli idi. Evlerde kış için çarşıdan

Çokça peynir alıp kış ayları için tuzlayıp küplere dolduran aileler,

Bu işlem sırasında çıkan peynir yağından beyti yağlı kâhke yaptırırlardı.

Bu gün pahalıya geldiği için yapılmadığı söyleniyor.

Bence bazı simit fırınları bunu hatırlayıp, özel Gaziantep simidi olarak,

Masrafına göre ücretini de ekleyerek yine bir fark yaratabilirler.

Yine o eski yıllarda Ramazan Ayında tel helvası çıkardı.

Lezzetini tarif edemem. O kadar zevkle yerdik ki, ağzımız gözümüz

Helvanın o tatlı tozu ile hem hal olurdu. Ve bayram günü mutlaka

Her evde yuvarlama yapılırdı. Allah rahmet eylesin annem

Hayriye Güngör de yuvarlama dahil çok güzel yapardı tüm Antep yemeklerini.

Ben ve kardeşlerim bayramın ilk günü sıra ile teyzemlere,

Dayımlara ve amcamlara bayramlaşmak için el öpmeye giderdik.

Çocuklar önden gider, büyükler bir iki saat sonra bayramlaşmak için

Ziyaretlere başlardı. Önce küçükler büyüklere giderdi.

Büyükler bütçesine göre çocuklara bayram harçlığı verirlerdi.

O yıllarda küçük ebatta sarı on kuruşun, biraz büyük olan 25 kuruşun bile değeri vardı. 68 yıl önce bazı dar gelirli yakın akrabalardan

Çok cüzi bayram harçlıkları aldığımızı, fakat rahmetli amcam

Turgut Güngör’e bayram için el öpmeye gittiğimiz zaman

Bana 5 lira kağıt para (bu günün en az 100 lirası) bayram harçlığı

Verdiğini hiç unutmam. Birdenbire zengin olduğumu hissederdim.

Çocuk sevindirmeyi çok iyi bilirdi amcam.

Bir ilkokulda başöğretmen idi. Güler yüzlü, neşeli bir insan olan

Turgut amcamı çok severdim. O da beni çok severdi.

Allah rahmet eylesin. Nurlar içinde uyusun. Mekânı cennet olsun.

Bayramdan birkaç gün önce her evde çocuklara yeni ayakkabı,

Elbise, çorap, v.s alınırdı. Tabi her aile bütçesine göre davranırdı.

İstanbul’a gidenler hediye olarak o günkü şık takta kutularla

Kuru baklava ve tel helvası götürürler, İstanbul’dan Antep’e gelenler ise

Hacı Bekir şekeri ve lokumu getirirlerdi. Bayramlarda o yıllarda

Bayram yeri dediğimiz, eski şıra hanın karşısındaki boş arazide

Kurulan sahada salıncak, dönme dolap, atlıkarınca gibi

Eğlence araçlarının bulunduğu yerde bir iki saat

Eğlenmemize ailelerimiz izin verirdi. Yani bu günkü

Lunapark benzeri bir yer olan bayram yeri dediğimiz yer

Tabi o yıllarda biraz ilkeldi. İri yapılı iki büyük adam

İçine on çocuk binen dev salıncağın iki yanına ayakta dikilir ve

Var kuvvetleri ile çömelip kalkarak salıncağa hız verirlerdi.

Gök gürlüyor gibi ses de çıkartırlardı, salıncağa hız verirken.

Ben 1956 yılında 15 yaşında henüz bir çocukken

Bana emanet edilen üç kardeşim ve teyze, dayı, amca

Çocuklarından ve birkaç komşu çocuğundan oluşan

Yaşça benden küçük toplam 15 çocuk ile bu bayram yerine

Gittiğimi, onları götürüp, eğlendirip, sağ salim geri getirip

Evlerine ailelerine teslim ettiğimi, bu sayede akrabalarımdan

Komşularımızdan, anne ve babamdan çok övgü aldığımı

Dün gibi hatırlıyorum. Yani sorumluluk duygum, görev anlayışım ve

Babalık vazifem sanki o yıllarda başlamış gibidir.

Mutluluk ve başarı için verdiğimiz emekler, insana zor gelmez ve

Güzel birer sevgi tomurcuğu olarak gönüllerde iz bırakır.

Dini bayramlar gibi resmi bayramlar da tabi bir başka güzeldi.

Sadece bir cümle ile özetlemek istersek: Yüzü gülmeyen,

Bayram zevkini ve mutluluğunu tatmayan ve

Bayrama katkısı olmayan bir tek insana rastlayamazdınız.

Tüm şehir, eğlenmeye, sevgiye, saygıya ve mutluluğa doyardı.

Sanki herkes gençleşirdi. Yaşlılar bile yaşlılığın tadını çıkarırdı.

İnşallah bugünün ve yarınların bayram günleri de hep güzel geçsin.

Tüm dostlarımın bayramını kutluyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.

Kalın sağlıcakla…

Erol Güngör

12.5.2021

 

 

 



Anahtar Kelimeler: Güngör’ kaybettİk