14 Mart Tıp Bayramı mı? Hekimliğin Ölüm Yıl Dönümü mü?

14 Mart Tıp Bayramı mı? Hekimliğin Ölüm Yıl Dönümü mü?

14 Mart Tıp Bayramının kutlandığı şu günlerde hekimlerin sorunlarını gerçek anlamda mercek altına alınıp çözüm arayışlarına gidilmediğinin hepimiz farkındayız.

14 Mart Tıp Bayramının kutlandığı şu günlerde hekimlerin sorunlarını gerçek anlamda mercek altına alınıp çözüm arayışlarına gidilmediğinin hepimiz farkındayız. Ülkemizde her alanda olduğu gibi sağlık alanında da vatandaşların sorun yaşadığında sorunun objesi olarak gördükleri kavram “Hekim” kavramı olmakta, tartışmalarını onunla yapmakta, ona şiddet ve hakaret uygulamakta, onu “kendini bir bok zannediyor” diye aşağılamakta, onu tehdit etmekte, onu dava etmekte, ömrü boyunca kazandığı tüm birikimini alabilmekte ve onun yaşama hakkını elinden alma hakkını kendinde görebilmektedir.

 

Oy kaygısı yüzünden siyasetçiler, sağlık alanındaki problemlerin kaynağı olarak hekimleri işaret etmekte, onları “bir iğne bile yapamaz bunlar o nedenle iğneyi hemşireye yaptırırım, hekimler felç edebilir” diye aşağılamakta, “durmuyorlarsa iple ağaca bağlayın” diyebilmekte, “hekimlerin gözünü toprak doyursun “ diyebilmekte, ”Doktor efendi devri bitti” denebilmekte, “kendinize mukayyet olun Küba’dan doktor getiririm “diyebilmektedir.

 

Hekimler köylere giden tek doktora statüsündeki kişiler olarak, 24 saat görev yapmakta, savcının istediği zaman otopsilerde hazır bulunmakta, hastanelerde yüzlerle ifade edilen sayıda hastalara bakmakta, bir aşı yapmak için bile dağ bayır demeden o kişiye ulaşmak için çaba sarf etmekte, 36 saat süren ameliyatlarda ter dökmekte, hafta sonunda çocuğunu sinemaya götürdüğünde bile icapçı denerek aranmakta ve hastaneye geri dönmekte, çocuğu babasına kızarak “inşallah hastan ölür” diyerek kızgınlığını ifade etmekte, buna rağmen “Sen de hasta olabilirdin onun babası da senin için gelirdi “ diyecek kadar metanetini koruyabilmekte, 24 saat nöbet sonrası herhangi bir yere sızarak uyuya kalabilmekte, asistan hekim sıfatıyla 33 saate kadar aralıksız ve ek mesai almadan çalışabilmekte ve buna rağmen kimseye de yaranamamaktadırlar.

 

Hekimlerin haklarını korumak amacıyla kurulmuş örgütler, aynı diğer örgütler gibi bireysel menfaatlerin, topluluk menfaatinden üstün kuralını bozmadan hareket etmede, hekim haklarından daha çok hayvan hakları, işçi hakları ya da siyasette bir yer kapabilmek amacıyla kamu otoritesi ile çatışabilmekte ve tüm bunlardan alttaki hekimler zarar görmektedir.

 

Tüm bunlar sonucunda hekimlere karşı şiddet olayları çığırından çıkmakta hekimin şiddet görmesi artık doğal görünür bir hal almakta ve haber değerini yitirmekte, tersine “bir hekim bir hastayı dövdü” haberi tüm medyada manşet olabilmekte, tazminat davaları nedeniyle bir hastadan alınacak 100-150 TL karşılığında bu hekim 4 750 000 TL tazminat ödeyebilmekte, bu arkadaşımızın tüm mallarına ve maaşına haciz koyulabilmekte    ve tüm geleceği yok olabilmektedir.

 

Günde yüzlerce hasta bakarak 8000-12000 TL civarında maaş alan hekimleri,  hiç hata yapmamasını bekleyen kamu otoritesi adeta yem olarak kullanıyor ve bu durum insanların başarılı çocuklarını hekim yapmamaya, hekimler uzmanlık seçerken artık birçok branşı seçmemeye, uzman olan hekimler de risk almamaya, kendilerini korumak için çok fazla tetkik ve konsültasyonlar istemeye, çok fazla ilaçlar yazmaya başlamakta, çok fazla gereksiz yatışlar oluşmakta, hiç kimse zor bir ameliyatı yapmak istememekte ve bunları sevk etmeye başlamakta ve gelecekte bazı branşlarda hekim bulamama riski ile karşı karşıya getirmektedir.

 

Sesini ve dertlerini oy nedeniyle duyuramayan hekimler bunların dışında meslek değiştirmeye başlamakta restaurant, cafe tarım gibi alanlara yönelmekte, yabancı dil öğrenerek başka bir ülkede çalışma arayışına girişmekte ve birçoğu da çok kolay bir şekilde iş bularak bu güzel diyardan gidebilmekte ve kaliteli beyin iş gücü kaynaklarımız heba edilmektedir.

 

Tüm bunlardan sonra 14 Mart Tıp Bayramı adında bayramı mı kutluyoruz, yoksa ölmüşüz de her yıl bunu mu anıyoruz? Varın bunu da siz değerlendirin. Hekimlik mesleği diğer meslekler gibi değersizleştirilerek, yok edildiğine inanıyorum. Tek üzüntüm geçtiğimiz yıllarda ülkenin en başarılı insanları hekim olmayı seçerken, şu anda bundan vaz geçmiş olmaları bundan dolayı gelecekte sağlığımdan endişe duyuyorum. Bütün insanlar da duymalı. Başımız sağ olsun.

 

Hukukçu Hekimler Derneği   

İletişim (05362339101)